46. Dönem 2. Oda Danışma Kurulu Toplantısı Yapıldı
MMO 46. Dönem 2. Oda Danışma Kurulu Toplantısı 20 Ağustos 2016 tarihinde ODTÜ Vişnelik Tesisleri Toplantı Salonu’nda “ülke gündemi, mali durum, dilek ve temenniler” gündemleriyle gerçekleştirildi.
Toplantıya Oda Denetleme ve Onur Kurulu üyeleri, TMMOB temsilcileri, Oda ve Şube yönetim yönetim kurulu üyeleri ve teknik görevlilerden oluşan yaklaşık 100 kişi katıldı.
Oda Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Çakar‘ın açış konuşması:
Sayın Birlik Başkanım,
Sayın Oda-Şube Yöneticilerimiz,
Sayın Onur ve Denetleme Kurulları Üyelerimiz,
Sayın Danışma Kurulu Üyesi Arkadaşlarım,
46. Çalışma Döneminin ikinci Danışma Kurulu toplantısına hoş geldiniz. Oda Yönetim Kurulu adına hepinizi dostlukla selamlıyorum.
Bugünkü toplantımızda ülkemizdeki durum değerlendirmesini yapacağız. Mevcut durumun Oda ve TMMOB‘ye olası yansımaları ile bizlere yüklediği görevleri ele alacağız.
Buna geçmeden önce, Uluslararası İşgücü Yasa Tasarısı Mecliste iken, görüşlerimiz doğrultusunda çaba gösteren, TMMOB‘nin başlattığı kampanyaya aktif destek veren örgütümüze, üyelerimiz ve dostlarımıza teşekkürlerimizi ifade etmek istiyorum.
Değerli Arkadaşlar,
Türkiye‘deki genel siyasi durum ve iktidarın TMMOB mevzuatını değiştirme istemini gözettiğimizde bizi yine zor bir dönemin beklediği açıktır. Ancak her şeye karşın, başlıca dayanağımızın, örgütsel bütünlüğümüzün tekrar tekrar tesisi ve Oda içinde uygulama birliğinin amasız, fakatsız, ikircimsiz bir şekilde sağlanması olacağını önemle belirtmek istiyorum.
TMMOB ve Odalarımıza yönelik küçültücü, tasfiyeci saldırıları göğüsleyecek, ülkemizdeki olumsuz gelişmelere TMMOB çatısı altında, emek-meslek örgütleri ve toplumsal muhalefet ile birlikte duyarlılık gösterecek; meslek alanlarımızı koruyup-geliştirecek, meslek alanlarımızdan hareketle üyelerimizin toplumsal duyarlılıklarını maksimum seviyeye çıkaracak bir çalışma tarzına sahip olmamız gerektiği açıktır.
Değerli Meslektaşlarım,
Bildiğimiz üzere, bugün ülke gündemini belirleyen 15 Temmuz darbe girişimini Oda olarak açık bir şekilde kınadık. Demokrasiyi, bütün antidemokratik güçlere karşı kararlılıkla savunacağımızı açıkladık. TMMOB gibi, ne darbe ne dikta, yaşasın bağımsız demokratik Türkiye diyerek, bütünsel karşı çıkışımızı ifade ettik. Demokrasiyle ilgisi olmayan, sömürü ve zulüm düzenini savunan güçler arası iktidar kavgasına işaret ettik. Çatışmanın taraflarının, demokrasi dışı yollarda mutabık olduklarını belirttik. Mevcut durumun müsebbibi, iktidar ve eski koalisyon ortaklarıdır dedik ve bu güçlerin elbirliği ile ülkemizi mahvettiklerini belirttik. Yeni döneme ilişkin olarak da, bu süreçten arzulananın, açık bir diktatörlük, açık faşizm ve başkanlık rejimi olduğunu ifade ettik.
Taraflar arasında, sermaye egemenliğinin, emek, ülke, halk düşmanı neoliberal politikaların hangi siyasal İslamcı hizbin çıkarları eşliğinde süreceği dışında özsel bir ayrım bulunmamaktadır. Mevcut durumda galip gelen tarafın, ülkemizin yer altı, yerüstü kaynakları ile emekçi halkın sömürülmesi ve baskı altında tutulmasının baş aktörü olduğunu unutmamalıyız.
Darbe girişiminin başarıya ulaşmasını arzuladığı rahatça söylenebilecek olan ABD-AB çevreleri ile iktidar arasındaki çelişkilerin, bir kopuşa veya Türkiye‘nin dış politikasında köklü bir yön değişikliğine başvurabileceği boyutlara ulaşacağını beklememek gerekir. Zira Türkiye‘nin kapitalist-emperyalist sistem ile ilişkileri, yapısal, sistemik, içselleşmiş, eklemlenmiş ekonomik, askeri, ideolojik, siyasi boyutlara sahiptir.
Ayrıca hangi dış politika ilişkisi bağlamında olursa olsun, diğer devletlerin Türkiye ile ilişkilerinin, hiçbirinin özsel olarak ilgilenmediği "demokrasi" bağlamında olmadığını özellikle belirtmeliyiz. Hukukun üstünlüğü, basın özgürlüğü, insan hakları vb. bütün söylemlerin, emperyalizm açısından olsun tek tek devletler açısından olsun, ekonomik, politik, ideolojik çıkarlara ya da kendilerinin neden olduğu mülteciler sorununda görüldüğü gibi ulusal veya ortak uluslararası çıkarlara tabi olduğu da açıktır.
Madalyonun diğer yüzü olan Türkiye dış politikasına gelince, hangi iktidar dönemi olursa olsun, ABD veya Avrupa Birliği‘ne yönelik eleştirilerin ne anti-Amerikancılık ne de anti-emperyalizm anlamına gelmediği ve gelmeyeceği de teyitli bilgilerimiz arasındadır. Aksine bu tür kesikli çıkışların, milli birlik, İslamofobi vb. söylemler altında milliyetçiliği ve dinci fanatizmi geliştirme yoluyla içerideki sömürücü-baskıcı politikalara destek için kullanıldığı da bilgi ve deneyimlerimizle sabittir.
Sevgili Arkadaşlarım,
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında devreye sokulan Olağanüstü Hal yetkileri bir an için bir kenarda tutulursa, ülkemizde olağandışılık veya olağanüstü durumların salt bu darbe girişimine bağlı olmadığını, öncesinde de yapısal düzlemde mevcut olduğunu görmek mümkündür. En yakın örnekleri daha iyi hatırlarız. 2011 yılında Nisan-Ekim ayları arasında uzun bir süreye yayılan Kanun Hükmünde Kararnameler, süreklileşmiş Anayasa ihlalleri, fiili rejim değişikliği açıklamaları, ard arda patlayan bombalar, katliamlar, devlet şiddetinin yaygınlığı, cumhuriyet, demokrasi ve laikliğe yönelik kindar saldırıların hiçbiri, olağan demokratik yönetim tekniklerine veya demokratik bir rejime işaret etmiyordu.
Olağandışılık Türkiye‘de neredeyse yapısaldır, süreklilik arz etmektedir. "Olağandışı bir rejim" tespitini bu nedenle, Nisan ayındaki Danışma Kurulu toplantısında, fiili, gerçek durumdan hareketle yapabiliyorduk.
Darbe girişiminin ardından gelen şimdiki yeni resmi OHAL ise, iktidarın 15 Temmuz öncesi yapmak istediklerine, kısaca dikta yönelimine maddi ve moral bir güç, üstünlük sağlamak için devrededir. "Milli birlik" ve "demokrasi" demagojileri eşliğindeki mevcut durum; ordu, polis, istihbarat, yargı, eğitim, sağlık dahil bütün devlet kurum ve organlarını, sermaye güçlerini ve parlamenter muhalefet ile birlikte bütün siyaseti, Sarayın oligarşik iktidar çıkarları doğrultusunda yeniden yapılandırma, yeni bir dizilim ve hiyerarşiye tabi tutma olanaklarını sunmaktadır. Erdoğan, darbe girişiminin bastırılacağının işaretleri ortaya çıkınca, mevcut durum için, bu nedenle, "Allah‘ın lütfu" demiştir. Yani söz konusu olan yalnızca devletin değil, devletin organik bağları bulunan toplum, sermaye, siyaset ve çelişkilerin de oligarşik otoriter bir tarzda düzenlenmesi çabasıdır.
Biliyoruz, bugünlerde televizyon ekranlarında ve basında Gülen Cemaatinin sapkın din anlayışı ve örgütlenmesine yüklenilmektedir. Ama biz unutmayız, unutmamalıyız ki, çatışmanın her iki tarafı da, aynı amaca ulaşmaya çalışan siyasal İslamın iki ayrı hizbidir. Laiklik iki tarafın da hazmedemediği ilerici, devrimci, tarihsel, toplumsal bir gerekliliktir. Ancak darbe gecesinden itibaren salalara başvurulması, dini motiflerin aşırı kullanımı ile diğer cemaat-tarikatlara tanınan özgürlükler ve din esaslı-laiklik dışı düzenlemeler bütün hızıyla sürmektedir. Siyasal İslamcı ideoloji, milliyetçiliği de içererek yol almaktadır. "İmanlı Çılgın Türkler" gibi sözler, rol ve söylem çalma içeriklidir. Emperyalizmin desteklediği Türk-İslam sentezi, başarısının doruğundadır. Atatürk posterlerinin sahtekarca kullanımı, laiklik düşmanlığını gizleyememektedir.
Böylesi karanlık, otoriter bir atmosferde işkence, her tür hukuk dışılık ve bütün muhaliflerin tasfiyesi yasallaşmakta, meşrulaştırılmaktadır.
Neoliberal emek düşmanı politikalar sürmektedir. Güvencesiz çalışma, çalışanların tazminat haklarının sermaye lehine yok edilmesi, zorunlu bireysel emeklilik sigortası vb. yollarla sermayeye kaynak aktarımı çalışmaları ve kamusal değerlerin özelleştirilmesi çalışmaları hızla sürmektedir.
Kürt sorununun kangren olma boyutu sürmekte, "milli mutabakat" ve "demokrasi" söylemleri bu sorunu kapsamamakta, sergilenen şiddet ve vahşet, barış umutlarının önüme geçmektedir.
İçimizde, sınırlarımızda, komşularımızda emperyalizm ile birlikte şeriatçı terörü besleyen ideolojik, kültürel, siyasi, sosyal ortam sürmektedir.
Tabii bu arada sermaye de el değiştirmekte, ordunun profesyonelleştirilmesi yani büyük oranda halktan arındırılıp tam bir militarist savaş mekanizmasına dönüştürülmesi çalışmaları da sürmektedir.
Değerli Dostlar,
Bilincinde olmamız gereken bütünsel gerçek; devlet-iktidar, sermaye ve toplum üzerindeki egemenlik mücadelesinin, bu yapıların bütünü içinde büyük çatlaklar, çelişkiler oluşturduğu ve bu çelişkilerin bugünlerde derinleştiği ama on yıllardır süregeldiğidir. Burada, ön plana çıkarılması gereken, düzenin egemenlerinin, taraflarının iç mücadelelerinin, halkın, toplumun, ülkenin hiçbir sorununu çözmediği, aksine daha da derinleştirdiğidir.
Bütün güçlerin, kaynak ve olanakların, aşırı ölçüde tek elde toplandığı bütün otoriter-totaliter siyaset-devlet yapıları; iktisadi, sınıfsal-toplumsal, siyasal çelişkilerin yoğunlaşmasına hizmet eder. Çelişkilerin hem tepeden hem de alttan hızla kızışmasına yol açar. Durum bir yönü ile böyledir. Zira bir şeyin karşıtını oluşturduğu, çelişkilerin çözümünün ancak içsel ve özgürleşmeci toplumsal dinamiklere bağlı olduğu çok açık bir tarihsel gerçektir. Bugünkü sınıfsal-toplumsal, siyasal ve ideolojik-kültürel çelişkilerin, kendi bağrında çözüm güçlerini de barındırdığını görmeliyiz. Zira, tarafları olmayan çelişki de olmaz. Karşıtlıkları yalnızca egemenler arasında değil, sömürü ve baskı mekanizmalarından çıkar sağlayanlar ile onların asli karşıtları, asli muhatapları arasındaki çelişkilerde aramak, görmek, bilmek, kurmak gerekir. Bu noktada, toplumsal muhalefet güçlerinin nitelikli bir şekilde gerçekleri açıklayıcı olması, hedef kitleleriyle buluşabilmesi, öznelerinin birlikçi, cesaretli ve kararlı olması gerekir. Mevcut durumun bize ve TMMOB‘ye yüklediği görevlerin başında bu gelmektedir.
Saray iktidarı için, iktidarını şiddete dayalı ve halkı aldatıcı iktisadi popülist yöntemlerle sürdürme, kendilerine oy veren emekçi tabanı denetim-kontrol-disiplin altında tutma, milliyetçilikleri kızıştırma, din yoluyla tepkileri uyuşturma, toplumu dinsel saiklerle zapturapt altında tutma dışında başka bir yol yoktur.
Bizim içinse, eşitlik, özgürlük, laiklik, demokrasi ve cumhuriyetin daha ileri mevzilerde, birleşik bir toplumsal muhalefet kanalıyla halkın ellerinde yükselebileceğinin, barışın ve toplumsal refahın ancak böylece sağlanabileceğinin dışında başka bir yol yoktur. Bu noktada, TMMOB‘nin de içinde yer aldığı ve merkezi bir girişim olarak örgütlenen "Demokrasi için Güç Birliği"nin, sekteye uğratılmaksızın, sağa sola çekilmeksizin sürdürülmesi, kendini nitelikli ve etkin bir şekilde ortaya koyması için bütün toplumsal muhalefet güçleri sorumluluk üstlenmelidir.
Laik, demokratik, cumhuriyetçi, bağımsız, barış içinde bir arada yaşamın tesis edildiği, çocukların, kadınların, bütün toplumun, bütün din ve mezheplerden ve etnik topluluklardan insanların kardeşçe yaşayacağı, eşitlikçi, özgürlükçü, kamusal-toplumsal yararın egemen olduğu başka bir Türkiye... İşte ülkemizin gereksinim duyduğu yeni yön ve onun unsurları. İşte bu tarihsel gereklilik için cesaret, nitelik, birlik, kararlılık ve mücadele diyoruz.
Sevgili Meslektaşlarım,
Kabul edersiniz ki, bunun için iç yaşamımızın da belirli bir birlik, nitelik ve olgunlukta olması gerekiyor. Fakat örgütümüzü ve hatta TMMOB‘yi, bizi çevreleyen ve değiştirmemiz gereken dış dünya ve yapmamız gereken Oda işleri üzerinde yoğunlaşmaya değil örgüt içine döndürücü; örgütlü üyeleri, çalışanlarımızı ve yakın çevrelerimizi Odadan soğutucu, olgunluktan ve örgüt nosyonlarından yoksun bir kampanya yürütmek yerine, örgütümüzün en küçük biriminden en üst organına kadar herkesin ve çalışanlarımızın Oda birliği, Çalışma İlkeleri ve Çalışma Programı gerekleri dışında gündem yaratmaya çalışanlara karşı hassasiyet göstermesi ve mücadele etmesi gerekir.
Dünya yangın yerine dönmüşken, ülke gündemi bu kadar yüklü iken, TMMOB ve Odamıza saldırıların ardı arkası kesilmemişken, mesleğimize, meslektaşlarımıza, örgütlerimize saldırılar artarak devam ederken; bir arada güçlü bir şekilde durmak, ülke, toplum ve meslektaşlarımız için çözümler üretebilmek; tam da bu zamanda emekten yana duruşumuzu bozacak keyfi, bireyci davranışlara izin vermeden mücadeleye devam etmeliyiz.
Geldiğiniz için hepinize teşekkür ediyor, ülkemizin içinde bulunduğu karanlığa karşı mücadelede hepimize başarılar diliyor, saygılar sunuyorum.
Oda Danışma Kurulu katılım çizelgesi:
TMMOB | EMİN KORAMAZ | TMMOB YÖNETİM KURULU BAŞKANI |
HÜSEYİN ATICI | TMMOB YÖNETİM KURULU | |
TEVFİK PEKER | TMMOB YÖNETİM KURULU | |
ZEKİ ARSLAN | TMMOB YÜKSEK ONUR KURULU ÜYESİ | |
ODA MERKEZİ | ALİ EKBER ÇAKAR | YÖNETİM KURULU BAŞKANI |
NERGİZ BİLGİN | YÖNETİM KURULU BAŞKAN VEKİLİ | |
YUNUS YENER | YÖNETİM KURULU SEKRETER ÜYESİ | |
TAHSİN AKBABA | YÖNETİM KURULU SAYMAN ÜYESİ | |
BEDRİ TEKİN | YÖNETİM KURULU ÜYESİ | |
S.MELİH ŞAHİN | YÖNETİM KURULU ÜYESİ | |
ERCÜMENT Ş. ÇERVATOĞLU | YÖNETİM KURULU ÜYESİ | |
ELİF ÖZTÜRK | YÖNETİM KURULU YEDEK ÜYESİ | |
İSMAİL ODABAŞI | YÖNETİM KURULU YEDEK ÜYESİ | |
ABDULLAH SELÇUK SOYLU | YÖNETİM KURULU YEDEK ÜYESİ | |
VEDAT İRŞI | YÖNETİM KURULU YEDEK ÜYESİ | |
ARİFE KURTOĞLU | ODA MÜDÜRÜ | |
EVREN SAĞ | ODA TEKNİK GÖREVLİSİ | |
AYLİN SILA AYTEMİZ | ODA TEKNİK GÖREVLİSİ | |
BÜLENT GÖKSÜLÜK | ODA TEKNİK GÖREVLİSİ | |
FATMA KAHRAMAN | ODA TEKNİK GÖREVLİSİ | |
HÜSEYİN CEM ŞAVUR | ODA TEKNİK GÖREVLİSİ | |
ODA DENETLEME KURULU | HAYDAR ŞAHİN | ODA DENETLEME KURULU ÜYESİ |
FİKRET ÇARAL | ODA DENETLEME KURULU ÜYESİ | |
KAHRAMAN DAĞDEVİREN | ODA DENETLEME KURULU ÜYESİ | |
SELDA ÜNVER | ODA DENETLEME KURULU ÜYESİ | |
HÜSEYİN KAYA | ODA DENETLEME KURULU YEDEK ÜYESİ | |
HÜSEYİN DİNCER | ODA DENETLEME KURULU YEDEK ÜYESİ | |
SEMİHA ÖZTAN | ODA DENETLEME KURULU YEDEK ÜYESİ | |
HALUK ALTAY | ODA DENETLEME KURULU YEDEK ÜYESİ | |
ALİ DOĞAN COŞGUN | ODA DENETLEME KURULU YEDEK ÜYESİ | |
MEHMET EMİN TÜMÜR | ODA DENETLEME KURULU YEDEK ÜYESİ | |
ANKARA | Ö. VARLIK ÖZERCİYES | ŞUBE YÖNETİM KURULU BAŞKANI |
ERHAN İĞNELİ | ŞUBE YÖNETİM KURULU SEKRETER ÜYESİ | |
EMRE AYDIN | ŞUBE YÖNETİM KURULU SAYMAN ÜYESİ | |
HÜLYA YILDIZ GÜLER | ŞUBE YÖNETİM KURULU ÜYESİ | |
SEYİT ALİ KORKMAZ | ŞUBE YÖNETİM KURULU ÜYESİ | |
CANER GÜNEY YILMAZ | ŞUBE YÖNETİM KURULU YEDEK ÜYESİ | |
DEFNE KIRAN | ŞUBE YÖNETİM KURULU YEDEK ÜYESİ | |
ASLI GÖRDEBAK | ŞUBE YÖNETİM KURULU YEDEK ÜYESİ | |
A. CENK LİŞESİVDİN | ŞUBE MÜDÜRÜ | |
ADANA | HASAN EMİR KAVİ | ŞUBE YÖNETİM KURULU BAŞKANI |
BURSA | İBRAHİM MART | ŞUBE YÖNETİM KURULU BAŞKANI |
FİKRİ DÜŞÜNCELİ | ŞUBE YÖNETİM KURULU SEKRETER ÜYESİ | |
FERUDUN TETİK | ŞUBE YÖNETİM KURULU SAYMAN ÜYESİ | |
AHMET İHSAN TAŞKINSEL | ŞUBE YÖNETİM KURULU ÜYESİ | |
DENİZLİ | MEHMET SARICA | ŞUBE YÖNETİM KURULU SEKRETER ÜYESİ |
DİYARBAKIR | SAİT BAHÇE | ŞUBE YÖNETİM KURULU BAŞKANI |
SİNAN ÖZTEMEL | ŞUBE YÖNETİM KURULU ÜYESİ | |
EDİRNE | AZİZ AVUKATOĞLU | ŞUBE YÖNETİM KURULU BAŞKANI |
MEHMET EFE | ŞUBE YÖNETİM KURULU BAŞKAN VEKİLİ | |
ERKAN DOĞAN | ŞUBE YÖNETİM KURULU SAYMAN ÜYESİ | |
ESKİŞEHİR | ATİLA TOMSUK | ŞUBE YÖNETİM KURULU SEKRETER ÜYESİ |
NEŞET AYKANAT | ŞUBE YÖNETİM KURULU SAYMAN ÜYESİ | |
GAZİANTEP | GÜRCAN ÜLGEY | ŞUBE YÖNETİM KURULU BAŞKANI |
HÜSEYİN OVAYOLU | ŞUBE YÖNETİM KURULU BAŞKAN VEKİLİ | |
ESRA ELİTAŞ | ŞUBE YÖNETİM KURULU SEKRETER ÜYESİ | |
EKREM NACARKAHYA | ŞUBE YÖNETİM KURULU SAYMAN ÜYESİ | |
H. FEHMİ BELPINAR | ŞUBE YÖNETİM KURULU ÜYESİ | |
KEREM YELEKÇİ | ŞUBE MÜDÜRÜ | |
İSTANBUL | BATTAL KILIÇ | ŞUBE YÖNETİM KURULU BAŞKANI |
HÜSEYİN ŞİMŞEK | ŞUBE YÖNETİM KURULU ÜYESİ | |
GÜLSER ÜNLÜ | ŞUBE YÖNETİM KURULU YEDEK ÜYESİ | |
MUSTAFA MERİÇ ARAS | TEKNİK GÖREVLİ | |
İZMİR | GÜNİZ GACANER ERMİN | ŞUBE YÖNETİM KURULU BAŞKANI |
YÜKSEL YAŞARTEKİN | ŞUBE YÖNETİM KURULU BAŞKAN VEKİLİ | |
MELİH YALÇIN | ŞUBE YÖNETİM KURULU SEKRETER ÜYESİ | |
TAYFUN ÇAYLAN | ŞUBE YÖNETİM KURULU SAYMAN ÜYESİ | |
GÜRKAN DURGUN | ŞUBE YÖNETİM KURULU ÜYESİ | |
İSKENDER KÖKEY | ŞUBE YÖNETİM KURULU ÜYESİ | |
FERDA YAMANLAR | ŞUBE YÖNETİM KURULU YEDEK ÜYESİ | |
DERYA ALKAN | ŞUBE YÖNETİM KURULU YEDEK ÜYESİ | |
İLKİN BOZ | ŞUBE YÖNETİM KURULU YEDEK ÜYESİ | |
KAYSERİ | ERSİN FENER | ŞUBE YÖNETİM KURULU BAŞKANI |
KOCAELİ | EMRAH AYDEMİR | ŞUBE YÖNETİM KURULU SEKRETER ÜYESİ |
MAHMUT KÖSE | ŞUBE YÖNETİM KURULU SAYMAN ÜYESİ | |
A. FAHRİ ALOĞLU | ŞUBE YÖNETİM KURULU ÜYESİ | |
İLBEYİ KILAVUZ | ŞUBE YÖNETİM KURULU ÜYESİ | |
ILGIN BEK | ŞUBE YÖNETİM KURULU YEDEK ÜYESİ | |
SERKAN DEMİR | ŞUBE YÖNETİM KURULU YEDEK ÜYESİ | |
A.İLHAN DÜZGÜN | EİM-MEDAK BAŞKANI | |
ORHAN DEMİR | EİM-MEDAK ÜYESİ | |
KONYA | ÖMER ERDOĞAN DURANSOY | ŞUBE YÖNETİM KURULU BAŞKANI |
ADNAN KUNTOĞLU | ŞUBE YÖNETİM KURULU BAŞKAN VEKİLİ | |
AZİZ HAKAN ALTUN | ŞUBE YÖNETİM KURULU SEKRETER ÜYESİ | |
ÖMER AKSOĞAN | ŞUBE YÖNETİM KURULU ÜYESİ | |
M. LEVENT ŞAM | ŞUBE MÜDÜRÜ | |
MERSİN | ÖNDER OVA | ŞUBE YÖNETİM KURULU SEKRETER ÜYESİ |
SAMSUN | AYCAN TÜRKEL | ŞUBE YÖNETİM KURULU SAYMAN ÜYESİ |
ZONGULDAK | BİRHAN ŞAHİN | ŞUBE YÖNETİM KURULU BAŞKANI |
AHMET ZOROĞLU | ŞUBE YÖNETİM KURULU BAŞKAN VEKİLİ | |
SONER SİNOPLU | ŞUBE YÖNETİM KURULU SAYMAN ÜYESİ |